Ezidi kimlere denir ?

Ezidi Kimlere Denir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından İnceleme

Ezidilik, çoğu zaman yanlış anlaşılmış, gizemli ve tarihsel olarak pek çok zorlukla karşılaşmış bir inançtır. Peki, Ezidi kimlere denir? Bu soruya sadece dini bir tanım yaparak cevap vermek kolay değil, çünkü Ezidilik aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adaletle de yakından bağlantılı bir mesele. İstanbul’da, sivil toplum kuruluşunda çalışan biri olarak, sokakta karşılaştığım her türlü önyargı, ayrımcılık ve etnik kimlik meselelerine duyduğum hassasiyet beni bu konuda düşünmeye sevk ediyor.

Ezidilik Nedir? Temel İnançlar

Ezidilik, esas olarak Kürt halkı arasında yaygın olan, ancak bölgesel farklılıklar gösteren, çok eski bir inanç sistemine dayanır. Ezidilik, hem tek tanrılı hem de çoktanrılı özellikler taşıyan bir inançtır ve bu inanç, melek, şeytan ve doğa güçlerinin bir arada yer aldığı bir sistem üzerine kuruludur. Ancak, Ezidilik hakkında konuşurken, sadece dini inançlardan bahsetmek eksik olur. Çünkü Ezidilik, bir halkın kültürü, tarihi ve kimliğidir.

Ezidi kimlere denir? Sorusu, sadece dini bir tanım yapmakla geçiştirilemez. Ezidi, inancını kabul eden ve bu inançla bir kimlik oluşturan kişidir. Bu kimlik, sadece bir dini aidiyet değil, aynı zamanda yaşadığı toplumun karşılaştığı zorluklar, dışlanmalar ve eşitsizliklerle şekillenen bir yaşam tarzıdır.

Toplumsal Cinsiyet ve Ezidilik: Kadınların Yeri

Ezidilik, toplumsal cinsiyet açısından önemli bir mercek sunar. Ezidi kadınları, tarihsel olarak birçok toplumda olduğu gibi ezilmiş, dışlanmış ve hatta zaman zaman şiddete uğramıştır. Ancak, Ezidi toplumunda kadınların statüsü, Batı’daki birçok kültüre kıyasla biraz daha farklıdır. Kadınların, toplum içinde belirli hakları ve rolleri vardır. Kadınların, dini liderlerin seçilmesinde ve karar alma süreçlerinde etkili olabilmeleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği açısından önemli bir farktır.

Bununla birlikte, Ezidi kadınları 2014’te IŞİD’in saldırılarından sonra büyük bir trajediye şahit oldu. Binlerce kadın, toplama kamplarına alındı, tecavüz edildi ve köle olarak satıldı. Bu tür olaylar, Ezidi kimliğini daha da görünür kıldı, ancak aynı zamanda kadınların bu kimlik içinde karşılaştığı toplumsal engelleri de bir kez daha gözler önüne serdi.

Birçok Ezidi kadını, geleneksel rolleri kırarak toplumsal hayatta daha fazla yer edinmeye çalışıyor. İstanbul’da, toplu taşımada bir Ezidi kadının, “bunu yapamam” diyerek işyerinde sesini çıkaramaması, toplumun o kadına nasıl bir yer verdiğini net bir şekilde gösteriyor. O kadının yaşadığı içsel çatışma, bir yandan kendi kimliğiyle barışmaya çalışırken, bir yandan da çevresindeki baskılara karşı direniş göstermesinin ne kadar zor olduğunu gözler önüne seriyor.

Çeşitlilik ve Ezidilik: Ayrımcılık ve Önyargılar

Ezidilik, aynı zamanda çok kültürlü bir toplum içinde var olma mücadelesi verir. Çeşitlilik, Ezidiliğin yaşadığı coğrafyalarda her zaman bir zenginlik değil, aynı zamanda bir zorluktur. Toplumlar arasında dini, etnik ve kültürel farklar derin olabilir. Türkiye’deki Ezidi nüfusu, çoğunlukla Kürt kökenli olup, Irak ve Suriye gibi bölgelerden gelen göçmenlerle de daha fazla çeşitlenmiştir.

İstanbul’da sokakta gördüğüm manzaralar, çeşitliliği hem güzellik hem de zorluk olarak barındırıyor. Bir yanda etnik kökenlere dayalı ayrımcılık, bir yanda ise insanların birbirine karşı duyduğu ön yargılar dikkat çekiyor. Ezidi kimliğiyle ilgili olarak yaşadıkları en büyük zorluk, bazen sadece dini kimlikleri değil, aynı zamanda kendi kültürel farklılıkları nedeniyle dışlanmış olmalarıdır.

Bir zamanlar işyerinde bir Ezidi gençle tanıştım. O, kendini açıklarken önce adını söyledi, sonra da “Ben Ezidiyim ama çok da bahsetmem, çünkü insanlar anlamıyor” dedi. Bu, Ezidilikle ilgili sosyal önyargının, sadece dini temelli değil, aynı zamanda kültürel bir kimlik meselesi olduğunu da gösteriyor. Kendisini “Ezidi” olarak tanıtan her birey, toplumsal baskılara rağmen kendi kimliğini savunmaya çalışıyor, ancak bu her zaman kolay olmuyor.

Sosyal Adalet ve Ezidilik: Eşit Haklar Mücadelesi

Ezidilerin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, sosyal adaletin eksikliğidir. Birçok Ezidi, dünyanın dört bir yanında, etnik ve dini kimlikleri nedeniyle maruz kaldıkları ayrımcılıkla mücadele etmektedir. Türkiye’de de, Ezidi kimliği bazen toplumda önyargılarla karşılaşabiliyor. Bu noktada, sivil toplum kuruluşları büyük bir rol oynamaktadır. Çeşitli STK’lar, Ezidi topluluğunun eşit haklar ve özgürlükler için verdiği mücadelede önemli destek sağlamakta ve onların sesini duyurmak adına çeşitli projeler yürütmektedir.

Sokakta yürürken, etnik kimliklerin hala önemli olduğunu görüyorum. Birçok insanın, birine hangi kimlikle yaklaşacağı, ne şekilde bir tavır sergileyeceği hala belirli kalıplara dayanıyor. Bu da sosyal adaletin, sadece hükümetlerin değil, aynı zamanda her bireyin de sorumluluğunda olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Sonuç

Ezidi kimlere denir sorusu, sadece bir etnik kimlik veya dini inançtan daha fazlasıdır. Ezidilik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çeşitlilik ve sosyal adalet konularıyla iç içe geçmiş bir kimliktir. İstanbul gibi büyük ve çeşitliliği barındıran bir şehirde, Ezidi kimliği, hem bir aidiyet hem de bir mücadele alanıdır. Toplumun her kesimi için bu kimliği anlamak, sadece dini bir tartışma değil, aynı zamanda eşit haklar, adalet ve insan hakları perspektifinden de ele alınması gereken bir meseledir.